"Düşünülemez Olan: Felaket Anında Kim Hayatta Kalır - ve Neden?" gazeteci ve araştırmacı muhabir Amanda Ripley tarafından yazılmış bir kitaptır. Kitap, doğal afetler ve terör saldırıları gibi kriz dönemlerinde insanların psikolojisini ve davranışlarını incelemekte ve kimin hayatta kalıp kimin kalamayacağını hangi faktörlerin etkilediğini araştırmaktadır.
Kitap üç bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm olan "Felaketin Zihni", kriz sırasında insanların verdiği psikolojik ve fizyolojik tepkileri inceliyor. Ripley, vücudun tehlikeye karşı otomatik tepkisi olan "hayatta kalma modu" kavramını ve bunun karar verme ve davranışı nasıl etkilediğini araştırıyor. Ayrıca korku ve paniğin hayatta kalmadaki rolünü ve insanların nasıl hayatta kalmalarına zarar verecek kararlar aldıklarını inceliyor.
"Güvenlik Kültürü" başlıklı ikinci bölümde Ripley, kültür, eğitim ve hazırlığın hayatta kalmada oynadığı rolü inceliyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki 11 Eylül terör saldırıları ve Asya'daki 2004 tsunamisi gibi dünyanın farklı bölgelerinde meydana gelen felaket örneklerini ve her bir felaketin kültürel ve sosyal bağlamının insanların tepki verme biçimini ve sonuçlarını nasıl etkilediğini inceliyor. Ayrıca kuruluşların ve toplumların eğitim ve öğretim yoluyla afetlere nasıl daha iyi hazırlanabileceğini de inceliyor.
Kitabın üçüncü bölümü olan "Eğitimin Gücü", insanların krizlerde hayatta kalmalarına yardımcı olmak için geliştirilen yöntem ve teknikleri inceliyor. Ripley, insanların teknoloji ve sistemlerle nasıl etkileşime girdiğini inceleyen "insan faktörleri" bilimini ve bu bilginin afete hazırlık ve müdahaleyi iyileştirmek için nasıl uygulanabileceğini inceliyor. Ayrıca, mevcut durumu anlama ve buna yanıt verme yeteneği olan "durumsal farkındalık" kavramını ve eğitimin insanların bu beceriyi geliştirmelerine nasıl yardımcı olabileceğini araştırıyor.
Ripley, kitap boyunca psikoloji, afet yönetimi ve acil durum müdahalesi alanlarındaki uzmanların yanı sıra afetlerden kurtulanlar ve tanıklarla yapılan araştırma ve röportajlardan yararlanarak hayatta kalma bilimine kapsamlı bir bakış sunuyor. Kitap, okuyucuların bir kriz sırasında ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik tepkileri ve bunların üstesinden nasıl gelinebileceğini ve gelecekteki felaketlere daha iyi hazırlanmak ve müdahale etmek için neler yapılabileceğini anlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyor.
- "Hayatta kalma modu": Ripley, vücut hayatta kalma modundayken, savaş ya da kaç tepkisi gibi belirli işlevlere, rasyonel düşünme gibi diğer işlevler pahasına öncelik verdiğini açıklıyor. Bu, vücudun rasyonel kararlar almak yerine fiziksel olarak hayatta kalmaya odaklandığı anlamına gelir. Hayatta kalma modundayken, insanlar zaman algılarında değişikliklerin yanı sıra gelişmiş işitme ve görme gibi duyularında artış yaşayabilirler. Ancak bu yüksek durum, tehlikeli bir durumda donup kalmak ya da tehlikeden kaçmak yerine tehlikenin içine doğru koşmak gibi kötü kararlar alınmasına da yol açabilir.
- Korku ve panik: Yazar, korku ve paniğin genellikle yanlış kararlara yol açabileceğini ve bir kriz sırasında hayatta kalmayı engelleyebileceğini açıklamaktadır. Örneğin, panik halinde insanlar yangından uzaklaşmak yerine çıkışa doğru koşmak gibi düşüncesizce kararlar verebilir ya da felç olup harekete geçemeyebilirler. Ripley ayrıca eğitim ve hazırlık gibi yollarla insanların korku ve paniklerini yönetmeyi öğrenebileceklerinin altını çizmektedir. Tatbikatlar ve simülasyonlar yaparak ve farklı senaryolara hazırlanarak insanlar bir kriz anında nasıl tepki vereceklerine daha aşina olabilir ve korku ve paniği azaltabilirler.
- Kültür ve bağlam: Ripley, kültür, eğitim ve hazırlığın hayatta kalmada oynadığı rolü inceleyerek farklı kültürlerin ve sosyal bağlamların insanların tepki verme biçimlerini ve bir krizin sonuçlarını nasıl etkileyebileceğini gösteriyor. Örneğin, Japonya'daki güvenlik kültürünün 2011 tsunamisinde birçok insanın hayatta kalmasına nasıl yardımcı olduğunu, ABD'deki güvenlik kültürü eksikliğinin ise 11 Eylül saldırıları sırasında çok sayıda ölüme katkıda bulunduğunu açıklıyor. Ayrıca kuruluşların ve toplumların eğitim ve öğretim yoluyla, bir güvenlik kültürü ve ortak sorumluluk duygusu yaratarak afetlere nasıl daha iyi hazırlanabileceklerini açıklıyor.
- İnsan faktörleri: Yazar, insanların teknoloji ve sistemlerle nasıl etkileşime girdiğini inceleyen "insan faktörleri" bilimini ve bu bilginin afete hazırlık ve müdahaleyi iyileştirmek için nasıl uygulanabileceğini incelemektedir. İnsan faktörleri araştırması, bir kriz sırasında insanların kullanması için daha sezgisel, daha basit ve daha kolay sistemlerin nasıl tasarlanacağını anlamaya yardımcı olur. Ripley, kullanımı zor veya kafa karıştırıcı olan sistemlerin nasıl hatalara ve kazalara yol açabileceğini ve basit tasarım değişikliklerinin güvenliği nasıl artırabileceğini gösteriyor.
- Durumsal farkındalık: Ripley, mevcut durumu anlama ve yanıt verme yeteneği olan "durumsal farkındalık" kavramını inceliyor. Etrafınızda olup bitenleri iyi anlamanın, potansiyel tehlikeleri öngörebilmenin ve nasıl tepki vereceğinizi bilmenin hayatta kalma şansını büyük ölçüde artırabileceğini açıklıyor. Ayrıca, eğitimin insanlara riskleri nasıl değerlendireceklerini, potansiyel tehlikeleri nasıl tespit edeceklerini ve mevcut duruma göre nasıl karar vereceklerini öğreterek bu beceriyi geliştirmelerine yardımcı olabileceğini açıklıyor.
- Eğitim ve hazırlık: Yazar, hayatta kalma konusunda eğitim ve hazırlığın önemini vurgulamakta, kuruluşların ve bireylerin alıştırma, tatbikat ve simülasyonlar yoluyla hayatta kalma şanslarını nasıl artırabileceklerini göstermektedir. Acil durum prosedürlerine aşina olmak, ekipmanın nasıl kullanılacağını bilmek ve acil bir durumda hızlı tepki verebilmek, insanları hayatta kalmaya daha iyi hazırlar. Ripley ayrıca eğitimin güven oluşturmaya ve bir kriz anında korku, panik ve kötü karar vermeyi azaltmaya nasıl yardımcı olduğunu da açıklıyor.
- Hayatta kalma bilimini anlamak: Ripley kitap boyunca, hayatta kalma bilimine kapsamlı bir bakış sağlamak için psikoloji, afet yönetimi ve acil müdahale alanlarındaki uzmanların yanı sıra afetlerden kurtulanlar ve tanıklarla yapılan araştırma ve röportajlardan yararlanıyor. Bir kriz sırasında ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik tepkileri anlamanın, insanların bunların üstesinden gelmesine ve gelecekteki felaketlere hazırlanmasına ve eğitilmesine yardımcı olabileceğini açıklıyor. Geçmiş felaketlerden ders çıkararak gelecekteki krizlerde hayatta kalma şansımızı artırabiliriz.
Değerlendirme
Bu kitabı nasıl değerlendirirsiniz?